celine outlet hermes outlet

BABAM'a (2009'dan 2014'e )
 
Günlük sayfaları arasında kalmış bir yazımı, bugün web sayfama geçirmeye karar verdim.
Kurşun kalemlerimle çizgili defterime kolayca yazdığım yazı, bilgisayarımın tuşlarında akışkanlığını kaybediyor sanki.
Zorlanıyorum ama bu yazı da hayat bulmalı ve okuyucusuna kavuşmalı...

Bugün babamın vefatının ikinci yıl dönümü…
Birinci yıldönümünde yaşadığımız, annemin bu kaybın arkasından yaşadığı, babamın ölümünü 
red etme, doktorun deyimi ile ' post mortal depresyon ' sonucu onunla yaşadığımız değişik bir acıyı yok etme idi...
Şimdi 'O' acısının ardından hızla gelişen demansı ile boğuşuyor.

Ben ise bu ikinci yıldönümünü yaşarken, olayları akışına bırakmanın bana neler yaşattığını yaşıyorum…
Babamı zaten, hergün, elime aldığım her kalemde, torunlarımla oyadığım her oyunda, onun bizi güldürdüğü her olayı hayatın içinde yaşarken anıyorum…Babam hep omuzumun üstünde  benimle zaten…
Bu yıldönümlerini ise, onu hatırlıyarak yaşadığım her günü düşünerek geçirdiğimden, bu yılda, bu duygularımı yazıya dökmeye karar verdim.
Unutmak şu sırada en çok yaşadığımız bir fiil… Çocukluğunu, öğretmenlik yıllarını dün gibi hatırlayan annemle her gün yeniden tanışıyoruz…
Ben ise, unutulmayanı yaşamaktan  hoşlanıyorum. Bu tarihi unutmayan benle paylaşan, bir telefon, bir buluşma… Beni daha çok mutlu ediyor.
 
Biraz önce Aytaç’la babamın kabrini ziyaret ettik. Ona dua okumaya çalıştım kabrinin başında. Ama gece yattığımda gözümü kapattığımda, babamı hayal edip sanki yanı başımdaymış gibi ona dua etmek bana daha yakın geliyor. Bu ebedi istirahatgahlar bana birşey ifade etmiyor.
 
   ‘Topraktan geldik, toprağa gideceğiz!’ Ne güzel bir laf…
Ruhun özgürlüğüne bir kere daha inandım Kandilli Sırtlarında babamın kabrinin başında, çünkü o bana, hep başımı çevirttirip denize bakmamı, boğazın ne kadar güzel göründüğünü, kabrin üstünde ki çiçeklerin yapraklarının arasına, ağ kurmuş örümceğe bakmamı söyledi…
 
Sevgili babacığım,
Seni çok sevdim.
Arkadaşım, babam, gününde annem, gününde tek çocuk olduğumu unutturan arkadaşım oldun…
Sen benle, torunlarınla, torunlarının çocuklarınla ve seni seven 'senle hayatı paylaşma şansını yakalayan' herkesle yaşıyorsun...

Daha ne diyeyim ki…

 
   EYLÜL 2011 
 
   TÜLİN ETİZSOY ERKAYA

   2014 Babalar gününe... 


                                            


Sevgili kuzenim Turgay Ardan' dan babama mektup;

Benim üç eniştemden en küçüĝü İsmail eniştemdi. Büyük Eniştem ise onun aĝabeyi İbrahim eniştem. İkiside harbiye mezunu deniz Subayı.

İkisininde üstümdeki hak ve emeklerini ödemem ve unutmam mümkün deĝil. Hatıraları okadar çok ki anlatmakla bitmez.

Bana karşı hiçbir tatsız davranışlarını hatırlamazken benim yaramazlıklarımı, bunlara nasıl gülüp geçtiklerini, hep sabırla affettikleri hatırlamamam mümkün deĝil.  Bir daha dünyaya gelmek varsa, ben tekrar eniştelerimi istiyorum fakat onların razı olacaklarına pek emin deĝilim!!

İsmail Eniştemi ilk gördüĝümde çok etkilenmiştim. Bembeyaz Bahriye Uniforması ve özellikle belindeki sapsarı kordonlu kılıcına hayran kalmıştım. Belimden tuttuĝu gibi havalara atmıştı beni. 

Teyzem ve Eniştemin evi benim ikinci yuvamdı. Eniştemin muzip bir mizacı vardı ve bu benim çok işime gelirdi; Çünkü yaptıĝım aşırı haşarılıklara tahammül eder, hatta  Annem ve Teyzelerime karşı bana arka çıkardı.
Ben Üniversitede iken aĝabeyim, babamın vefatından sonra ise adeta Babam gibiydi!
Vatanını, Bayraĝını ve Ordusunu çok severdi, çok şükür bu sevgiyi bana da aşıladı.
Çaresizliĝimde bana elini uzatacaĝına inandıĝım insanların önde gelenlerinden olduĝu güvenini hep verdi ve gerektiĝinde yaptı.
Almanyadan her İstanbula gelişimde muhakkak enişteme uĝrar, sohbet eder, akıl alır ve şakalaşarak huzur bulurdum.
Çok şükür onu ebedi yolculuĝuna uĝurlarken bulunmak bana da nasib oldu.

Özellikle 1980 den sonra yurt dışında yaşadıĝımdan Eniştemi ancak İstanbula gelişlerimdeki ziyaretlerimde kısa süre görebildim.
Belki de bu nedenle, yokluĝunu hiç benimseyemedim, sanki istesem ziyaretine giderim hissi ile yaşıyorum.
Zaman zaman hatırladıĝım anılar içimi ısıtıyor, yüzümü güldürüyor, içimdan bir fatiha mırıldanıp, kusurlarım için af diliyorum, affedeceĝinede nedense inanıyorum.

Allah sana rahmet eylesin sevgili enişteciĝim, cennet mekanında huzur içinde, sevdiklerinle ol, sana herşeyden önce gösterdiĝin tahammül ve verdiĝin sevgi için çok teşekkür ederim.
Bende seni hiç unutmuyorum ve hep seveceĝim.  

Turgay

 


YORUMLAR
[ 11 Haziran 2014 Çarşamba ]  İnci Demircioğlu
Canım Tülinim, ne mutlu ki babanla aranda sevgi bağı oluşmuş , hala onu yanında hissedebiliyorsun..duygularını çok güzel ifade etmişsin..yüreğine sağlık .....
[ 11 Haziran 2014 Çarşamba ]  Figen Durukan
Tülinciğim ne güzel ne duygusal bir yazı bu...Tabi ben senin hayatındaki bir çok şeyi bilmiyordum.İçindekilerin bir kısmını dökmüşsün kağıda.Çok da iyi etmişsin,bunun sana iyi geleceğini düşünüyorum.Bana Okşan'ı hatırlattın....Geç kaldım ama başın sağolsun diyorum,babacığın Nur içinde yatsın.Allah sana ve tüm ailene güzel günler göstersin....Yazılarının devamını bekliyorum 😻
[ 11 Haziran 2014 Çarşamba ]  Serap
Tulincigim, harika bir yazi, harika bir resim.... Allah tum kaybettiklerimize rahmet eylesin ama onlar her nefes alisimizda kalbimizde, aklimizda bizle beraberler.... Nurlar icinde yatsinlar.... Sevgiler canim
[ 12 Haziran 2014 Perşembe ]  Nilüfer Turşucular
Canım,Ablam,Arkadaşım,Işığım..Tülin ETİZSOY ERKAYA'm...Son derece muhterem bir kişiliğe sahip , normalin çok üzerinde fedakar bir BABA olduğunu duyumlarımdan idrak ettiğim RAHMETLİ,NUR İÇİNDE YATSIN...Huzur içinde "Sıcak Fırınında pişirdiği en kıymetli ürünü olan SENİ" ve günümüz koşullarında korunması neredeyse imkansız olan ailevi değerlerin ve birliğin tarafından başarı ile imar edildiğini ve sürdürüldüğünü hissettiğinden eminim....Ne mutlu Rahmetliye ve böyle bir babaya sahip olan Sana.....

Adınız

 

Yorumunuz